5 Haziran 2013 Çarşamba

MÎRAC NEDİR?

Âyet-i Kerîme : "...O, kullarının yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. (O'na hiçbir şey gizli kalmaz.) O'nun bildirdikleri dışında, insanlar, O'nun ilminden hiçbir şeyi tam olarak bilmezler." (Bakara,255)

"Ey îman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki, kurtuluşa eresiniz." (Âl-i İmran,130)

Hadîs-i Şerif : "Allah yeryüzünde akıldan daha az bir şey yaratmadı. Muhakkak ki akıl, yeryüzünde kibrit-i ahmer'den de azdır." (İbn-i Asâkir)

"Dikkat edin, insanda bir et parçası vardır. O iyi olunca, bütün duygular güzelleşir. O fesada uğrarsa, bütün duygular iyiliğini kaybeder. İşte o et parçası, kalbdir." (Buharî, İman, 39; Müslim, Müsâkât, 20)


MÎRAC NEDİR?


www.mumsema.com


www.bybintulislam.blogspot.com

Hicretten bir buçuk sene evvel ve Receb ayının 27. gecesinde vâkî olan "İsrâ", yani Peygamber Efendimiz'in Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksâ'ya yolculuğu, ve "Mîrâc", yani sonsuz semâlara yükselişi; zaman ve mekan kayıtlarının dışında yaşanan büyük bir ilâhî tecellîdir.

Âyet-i kerîme, bu kudsî yolculuğu şöyle ifade eder:

"Bir gece, kendisine âyetlerimizden bir kısmını gösterelim diye, (Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm'dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ'ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir." (el-İsrâ,1)

Diğer bir âyet-i kerimede, bu ilâhî yolculuktaki hikmetli tecellileri şöyle ifâde etmektedir:

"O dem ki, Sidre'yi bir feyiz sarıyor, sardıkça sarıyordu. Peygamberin gözü kaymadı, şaşmadı, sınırı aşmadı da. Vallâhi gördü, hem de Rabbinin âyetlerinden en büyüğünü gördü." (en-Necm,16-18)

Mîrâc, Rasûlullah (s.a.v) Efendimiz'in Hak Teâlâ'nın sonsuz kudretinin azametini müşahade etmesi için tertip edilmiş bir "Habîb ile Mahbûb" mülâkatıdır.

Mîrâc gecesinin ümmet için en ulvî hâtırası ise, hiç şüphesiz namazdır. Kulluk hayatının mîrâcının bilhassa namaz ile tahakkuk edeceğine dâir açık işaretler bulunmaktadır. Dolayısıyla, namazlarımızın da keyfiyeti, mîrâclarımızın seviye ölçüleridir. Bu mîrâclara, yani ulvî vuslat yolculuklarına günde beş vakitte davetli bulunmaktayız. 

Osman Nuri TOPBAŞ

Mîrâc Gecesi İçin

Bu geceler, Rabbimizin kullarına özel ikramları. Değerlendirilememiş zamanları telafi etmemiz için az zamana çok kıymet sığdırılan, az ibadetlere büyük mükâfatların vâdedildiği müstesna geceler...

Öyle ki bu gecelerden birinin ihyâsı, Rabbimiz tarafından hayatımızın tamamını ihyâ etmiş gibi mükâfatlandırılmamıza sebep olabilir.

Bu gecelerin öneminden ve nasıl değerlendirileceğinden kısaca bahsedecek olursak...

Mîrâc, Peygamber Efendimiz'in Allah'ın huzûruna kabul edilme hadisesidir. Mîrâc Gecesi, Kadir Gecesi'nden sonra en mübârek gece olarak kabul edilir. Osmanlılar döneminde, camiler kandillerle donatıldığı için Mîrâc Kandili olarak anılan geceyi izleyen gün ve gecelerde, Mîrâc'ı anlatan ve "mîrâciye" adı verilen şiirler okunup dinleyenlere süt dağıtılırdı.

Bu geceyi değerlendirmek için, Kur'ân-ı Kerim okunabilir, istiğfarlar ve salâvatlar getirilebilir. Şöyle bir ibadeti yapmak da müstahsen görülmüştür:

Her rekatta Fatiha'dan sonra bir başka sûre okuyarak on iki rekat namaz kılınabilir. Her iki rekatta bir selam vermeli ve sonra yüz kere:

"Sübhânallâhi ve'lhamdülillâhi velâ ilâhe illallâhü vallâhü ekber." okunmalı. Sonra yüz kere istiğfar ederek, yüz kere de Nebiyyi Ekrem (s.a.v) Efendimiz'e salât ve selam gönderilmelidir.

Gündüzünde oruçlu bulunmalıdır. Mâsiyete dair olmaksızın yapılacak her duanın kabulü, İnâyet-i İlâhî'den umulur.

Dualar ve Zikirler / Mahmud Sâmî RAMAZANOĞLU 

(Erkam Takvimi Arkası)
 
Mîrâc Kandiliniz mübârek olsun, tüm İslâm âleminin ve ülkemizin dirlik ve düzenine vesîle olsun inşallah...