23 Ocak 2013 Çarşamba

KÂİNÂTIN EFENDİSİNİN MÜBÂREK ŞEMÂİL-İ ŞERÎFLERİ (-Mevlid Kandiline Özel-)

Âyet-i Kerîme : "Kim tevbe edip iyi davranış gösterirse, şüphesiz o, tevbesi kabul edilmiş olarak Allah'a döner."

(Furkan,71)

"(Resûlüm!) De ki: (Kulluk ve) yalvarmanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin?"

(Furkan,77)

Hadîs-i Şerif : "Zekatını vermeyen altın ve gümüş sahiplerinin bu malları, kıyâmet gününde ateşten bir zincir olur. O, bunlarla Cehenneme atılır."

(Buhâri)

"Kıyâmet günü ashâbımın her biri, vefât ettiği belde halkı için önder ve nûr olarak diriltilecektir."

(Tirmizî)




KÂİNÂTIN EFENDİSİNİN MÜBÂREK ŞEMÂİL-İ ŞERÎFLERİ (-Mevlid Kandiline Özel-)

Rasûl-i Ekrem (s.a.v), uzuna yakın orta boylu idi. Yaradılışı fevkalâde dengeli olup mütenâsib bir vücûda sahip idi.

Göğsü geniş, iki omuzlarının arası açıktı. İki kürek kemiği arasında nübüvvet mührü vardı. Kemikleri ve eklemleri irice idi.

Teni gül gibi pembemsi beyaz, nûrânî ve parlak, ipekten yumuşaktı. Mübârek vücûdu dâimâ temiz ve râyihası ferahlık verirdi. Koku sürünsün veya sürünmesin, teni ve teri en güzel kokulardan daha ayrı bir letâfette idi. Bir kimse O'nunla musafaha etse, bütün gün O'nun latif kokusu ile mütelezziz olurdu. Sanki gül, kokusunu O'ndan almıştı. Mübârek elleriyle bir çocuğun başını okşasalar, o çocuk, güzel kokusuyla diğer çocuklardan ayırd edilirdi.

Terlediği zaman teni, gül yaprakları üzerindeki şebnemleri andırırdı.

Sakalı gür idi. Uzattığı zaman, bir tutamdan fazla uzatmazdı. Vefât ettiklerinde, saçlarında ve sakallarında yirmi kadar beyaz vardı.

Kaşları hilâl gibi olup iki kaşı arası birbirinden uzakça ve açık idi. İki kaşı arasında bir damar bulunuyordu ki, Hakk için öfkelendiği zaman kabarırdı.

Dişleri inci gibi olup dâimâ misvak kullanır, sık sık kullanılmasını tavsiye ederlerdi.

Kirpikleri uzun ve siyah idi. Gözleri büyükçe, siyahı tam siyah, beyazı tam beyaz idi. Sanki gözlerinde kudret eliyle ezelde çekilmiş bir sürme vardı.

Müstesnâ rûhî yapısının kemâli gibi, vücud yapısının cemâli de eşsizdi.

Sîmâsı, geceleyin ayın on dördü gibi parlardı. Hazret-i Âişe (r.anhâ) buyururlar ki:

"Rasûlullah'ın yüzü o kadar nûr saçardı ki, gece karanlığında ipliği iğneye O'nun yüzünün aydınlığında geçirirdim."

İki kürek kemiğinin arasında nübüvvetine aid ilâhî bir nişan vardı. Bir çok sahâbî, onu öpebilmenin aşkıyla yaşardı. Vefâtı sırasında bu mührün gayb âlemine gitmesi, irtihâlinin tasdîki oldu.  (Tirmizî)

Erkam Takvimi Arkası