5 Aralık 2012 Çarşamba

KUR'ÂN SESİ

Âyet-i Kerîme : " (Hz. İbrahim); 'Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazı devamlı kılanlardan eyle; ey Rabbimiz! Duamı kabul et!' "

(İbrahim, 40)

Hadîs-i Şerif : " İman; Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kıyamet gününe, Allah'ın huzûrunda hesap vermeye, öldükten sonra dirilmeye inanmandır. "

(Buhârî, İmân, 37; Müslim, İmân, 1; Ebû Dâvûd, Sünnet, 15; Tirmizî, İmân, 4; İbn Mâce, Mukaddime, 9; Ahmed b. Hanbel, Müsned, I, 51…)


KUR'ÂN SESİ






yavuz sultan selim1 Yavuz Sultan Selim 
                                                                                           www.frmtr.com

Şair Yahya Kemal, 14 Şubat 1921 tarihli İleri Gazetesi'nde neşrolunan "Topkapı Sarayı'ndan" başlıklı yazısında, Topkapı Sarayı'nda geçirdiği bir günü anlatırken şöyle diyor:

"Revan Köşkü'nde gezerken kulağıma derinden bir Kur'ân sesi geldi. Birdenbire İslâm mîmârîsini tam mânâsıyla gördüm. Çünkü İslâm mîmârîsinin içine bir ruh gibi muhakkak rahle başında bir Kur'ân sesi lazım. O ses olmadığı zaman bu mîmârî kuru bir şekilde görünüyor. Bu fikrimi, Topkapı Sarayı kâtiplerinden rehberim Lütfü Bey'e söyledim ve bu Kur'ân sesinin nereden geldiğini sordum. 'Hırka-ı Saâdet Dairesi'nden!' dedi.

Yavaş yavaş sesin geldiği pencereye yaklaştım. Baktım; yeşil, yemyeşil, rûhânî yeşil bir daire, pencereye arkasını çevirmiş bir hâfız, öteki âleme dalmış bir rûhun istirahatiyle okuyor; diğer bir hâfız da gözlerini yummuş bir köşede tesbihini çekerek bekliyor. Rehberim Lütfü Bey'e sordum: 'Hırka-ı Saadet'te ne zamanlar bu hatim indirilir?' Lütfü Bey gülümseyerek kulağıma dedi ki:

'HER GÜN! HER SAAT! DÖRT YÜZ SENEDEN BERİ GECELİ GÜNDÜZLÜ BİLÂ FÂSILÂ...'

Hayretten gözlerim kapanmış dinliyordum. Lütfü Bey, biraz daha mâlûmât verdi: 'Yavuz Sultan Selim, hilâfetin alâmâtı olan Hırka-ı Şerif, sened-i Şerif ve diğer mübarek emanetleri Mısır'dan İstanbul'a hatimler indirerek getirmiş. İstanbul'a vardığı gece, Saray'da yüksek bir mevkiye yerleştirmiş; mimarbaşı ve ustalar, asıl tevdî olunacak makamı harıl harıl inşâ ederlerken, sefer yorgunluğuna bakılmaksızın sabaha kadar (Yavuz Sultan Selim) ayakta beklemiş.

O gece, geceli gündüzlü Kur'ân okunması için bir vazîfe tertip ederek, kırkıncısı bizzat kendisi olmak üzere kırk hâfız tâyin eylemiş. İşte o günden bu ana kadar bu dairede bir saniye tevakkuf etmeksizin Kur'ân okunuyor. Bu hâfızlar, el-ân kırk kişidir. Daima ikişer nöbetleşe vazifelerini îfâ ederler. Bugün de bu iki hâfızın nöbeti.' dedi.

(...) Bu sarayın içinde dört yüz seneden beri olmuş ihtilaller, kıtaller, Kur'ân sesini bir an susturamamış.

Bu hâdiseyi idrak ettikten sonra, 'İstanbul'dan niçin çıkarılamıyoruz?' , bu şüpheyi halleder gibi oldum."

Aziz İstanbul, Yahya Kemal

(Erkam Takvimi Arkası)





















Şair Yahya Kemal




1 Aralık 2012 Cumartesi

AFFETMENİN MÜKÂFÂTI BUDUR İŞTE!

Âyet-i Kerîme : "Gecenin bir kısmında uyanarak, sana mahsus bir nafile olmak üzere namaz kıl. (Böylece) Rabbinin, seni övgüye değer bir makama göndereceği umulur."

(İsra,79)

Hadîs-i Şerif : "Ey insanlar! Siz yalınayak, çıplak ve sünnetsiz olarak Allah'ın huzurunda toplanacaksınız."

(Buhârî, Enbiyâ 8, Rikâk 45; Müslim, Cennet 58. Ayrıca bk, Tirmizî, Kıyâmet 3; Nesâî, Cenâiz 119)



AFFETMENİN MÜKÂFÂTI BUDUR İŞTE!








Hz. Enes'ten (r.a): "Rasûlullah (s.a.v) huzurunda oturuyorduk. Efendimiz (s.a.v) tebessüm etti, hatta dişleri göründü. Hz. Ömer sordu:

'Seni güldüren nedir yâ Rasûlallah?'

Efendimiz (s.a.v) buyurdular:

"Ümmetimden iki kişi Allah'ın huzurunda diz çöktürülmüş vaziyette hesap veriyorlardı. Biri, 'Yâ Rabbî! Bu kardeşimden hakkımı al!' dedi. Allah, hak borcu olan kula 'Kardeşinin hakkını ver!' dedi. O, 'Yâ Rabbî! Benim güzel işlerimden ve sevaplarımdan bir şey kalmadı!' dedi. Allah hakkını arayan kişiye, 'Onun hasenat ve sevaplarından bir şey kalmadı!' dedi. O kişi, 'Yâ Rabbî! Benim günahlarımdan üstlensin!' dedi. Bunun üzerine Efendimiz'in (s.a.v) gözlerinden yaşlar akmaya başladı, sesli ağladı. Onu ağlatan, ümmetinden birinin çok müşkül durumda kalması, Allah'ın huzûrunda çaresiz bulunmasıydı.

Sonra  Efendimiz (s.a.v) buyurdular:

"Bu, o büyük gün içindir. O gün kişi, kendisinden günahını yüklenecek birine muhtâc olur. Hakkını talep eden kişiye Allah buyurur:

'Başını kaldır! Cennetlere bak!'

O kişi başını kaldırır ve der ki: 'Yâ Rabbî! Gümüşten şehirler ve altından saraylar görüyorum. İncilerle donatıp süslendirilmişler! Bunlar hangi Peygamberindir? Hangi sıddîkındır? Hangi şehîdindir?'

Allah buyurdu: 'Kim ücretini verirse onundur!'

Adam sordu: 'Yâ Rabbî! Bunların ücretini vermeye kimin gücü yeter?'

Allah buyurdu: 'Senin!'

Adam, 'Neyle?' dedi.

Allah buyurdu: 'Kardeşini affetmekle!'

'Yâ Rabbî! Kardeşimi affettim!'

Allah buyurdu: 'Kardeşinin elinden tut, onunla cennete gir!'

Sonra Efendimiz (s.a.v) buyurdular: 'Allah'tan korkun! İttikâ edin! Kardeşlerinizin arasını düzeltin! Muhakkak ki Allah, Kıyamet Günü mü'minlerin arasını ıslah edip düzeltecektir."

Erkam Takvimi Arkası